Bir ‘paralel’ Devlet, ‘komplocu’ Devlet tartışması üzerine!


Açıklama: Bir ‘paralel’ Devlet, ‘komplocu’ Devlet tartışması üzerine!
Kategori: Köşe Yazıları
Eklenme Tarihi: 21 Ocak 2014
Geçerli Tarih: 28 Mart 2024, 18:38
Site: Fethiye'nin Dünyaya Açılan Penceresi
URL: http://www.aliseydi-sevim.com/haber_detay.asp?haberID=1415


Bir ‘paralel’ Devlet, ‘komplocu’ Devlet tartışması üzerine!

Sevgili okuyucular,
Son günlerin ‘moda’ tartışmaları, toplumunda dikkatle izlediği, ‘paralel’ devlet, ‘komplocu’ devlet, ‘darbeci’  devlet, ‘haşhaş ilerin’ yuvalandığı devlet, ‘hukuk dışı’ devlet, ‘cemaat cı’ devlet, ‘korsan’ devlet, ‘cemaat imamı’ devleti. Türkiye Cumhuriyeti devletini tanımlamak için ne kadar, demokratik olmayan, hukuk dışı, totaritel rejimleri ifade eden yakıştırmalar varsa, ‘kelli, felli’ devlet adamları, politikacılar tarafından haber kanallarına servis edilmektedir. Servis edilen bu söylemleri, toparlarsak ‘derin devlet’ ‘gladyocu devlet’ demokrasiden uzak, hukukun üstünlüğünden uzak bir yapılanmadır. Son olarak yaşananları ise, AKP monarşizmi olarak ifade edersek, yerinde olur demekten kendimi almamaktayım.

Haber kanallarına, gazetelere servis edilen söylemlerin, imzalı imzasız belgelerin bir tek işaret ettiği nokta vardır. 90 yıllık Cumhuriyet tarihinin ne kadar kirli ilişkilerle iç-içe olduğu gerçeği ile karşı-karşıya olduğumuz görmekteyiz. Türkiye Cumhuriyeti devletini işgal eden güçlerin kendi aralarında ki, çatışmaların derinleşmesi, birbirleriyle olan çıkar çatışmalarının su yüzüne çıkması ile kirli çamaşırlarının orta yere dökülmesini beraberinde getirmektedir.

Geçtiğimiz yıllarda, ‘imamın ordusuna dokunan yanar’ cemaate laf söylenmez, söyleyen cezasını çeker, girişimleriyle toplum üzerinde sindirilmiş korku imparatorluğu yaratılmıştı.

 Bugün ise, imam hatip kökenli başbakana dokunan yanar korkusuyla, toplum sindirilmeye çalışılmaktadır.
Türkiye Cumhuriyeti devleti acınacak durumdadır. Yukarda söz konusu olan tartışmalar, yerküre’de ve aday üyesi olduğumuz Avrupa Birliği ülkeleri basınında da, yoğun bir şekilde yer almaktadır.

76 milyonluk Türkiye toplumu şaşkınlık içerisinde, gelişmeleri, kirli ilişkilerden kaynaklanan çatışmaları izlemekte, bu nedenledir ki, yaşanan kaos ortamında yönlerini bulma çabası içindedir. Türkiye toplumu, alışık olmadıkları bir tartışmanın tarafı olmak istemiyorlar.

Daha düne kadar, ‘devlet baba’ ‘devlet kendi vatandaşını korur’ demokratik devlet olmanın kurallarıyla, ‘sosyal devlet’ ‘kömür dağıtan, makarna dağıtan’ devlet görüntüsü varken. Birazda sadaka devleti yaratılmışken.
Bugün, toplum nazarın da, devleti yönetenler, yıllardır deyim yerindeyse, ‘deveyi hamutu’ ile götürmüşler. Başbakanın, bakanların çocukları, hatta bakanların kendileri devlet imkânlarını kullanarak, ne kadar kirli ilişki varsa bulaşmışlar.

Yolsuzluk, ihaleye fesat karıştırma, nüfus kullanarak rant elde etme, kamu mallarını hoyratça paylaşma, bu vesile ile yerkürenin en zengin başbakanları arasında yer almak, Türkiye Cumhuriyeti başbakanı, AKP genel başkanı, R.T. Erdoğan a, ‘nasip’ olduğunu görmek Türkiye toplumdan esirgenmemiştir.

Öyle ki, kim nerede nüfus sahibi ise, (istisnalar dışında) bulunduğu alanda, yolsuzluk ve rüşvete karışmış. Anlı şanlı futbol kulüplerinin yöneticileri dahi, kirli ilişkiler ağından, ‘nasibini’ almışlar.

Kirli ilişkiler ağı sarmaş dolaş giderken, tamda bu noktada, ‘nasiplerini’ alma noktasında çatışmışlar. Kim daha fazla, ‘pay’ alacak. Kim daha fazla kirli ilişkiler ağından faydalanacak. Kim daha çok, ‘haram’ parayla kasalarını dolduracak, tüyü bitmemiş çocukların hakkını gasp edecek.

Basına yansıyan, bizzat devleti kendilerine göre yeniden dizayn etmek isteyen ekipler tarafından sızdırılan bilgilere bakılınca, son 11 yıllık AKP iktidar döneminde yapılan yolsuzluk ve talana ilişkin, 100 milyar Euro civarında bir rakam telaffuz edilmektedir.

Yolsuzluklar karşısında, iktidar ‘üç maymunları’ oynamaktadır. Görmedim, duymadım, bilmiyorum. Peki, bunlara karşılık, yapılanları, iddialar tümüyle ret eden, ‘paralel devlet, cemaat cı devlet, komplocu devlet ve haşhaş ilerin’ işidir tespitinde bulunan kimdir? Teşhisi koyan bilirkişi kim? Başbakan R.T. Erdoğan. İnandırıcılığı ne kadar?

Toplum neden inansın, ‘bilirkişiye’? Yolsuzluk batağında başrolde yer alan oğlu için bir ay kadar susup, bir ay sonra, ‘benim çocuklarımın yolsuzluklara bulaştığını ispatlasınlar, evlatlıktan ret ederim’ beyanatından, sonra kim inanacak, başbakan R.T. Erdoğan a.

Yazar kasalar, 700 bin liralık kol Saat leri, milyon dolarla istif edilmiş ayakkabı kutuları, bağışlanan 10 milyon dolarla ifade edilen arsalar, afakîmidir?

Yukarda yazımın başlığında ve ilk paragrafların da yer alan, devleti tanımlayan sıfatlar, içinden geçtiğimiz süreçte, Türkiye Cumhuriyeti devletini ifade etmektedir. Bu beyanatta bulunanlarında, toplumun, benim artık kuşkularım yoktur.

Eğer kuşkuya ter olsaydı, başbakan R.T. Erdoğan, bakanlar, muhalefet partisinin sözcüleri, bürokraside yer alan, kelli felli insanlar, bu sıfatları yakıştırırlar mıydı?
Ne yapalım, bizim ülkemizin ve insanların, ‘makûs’ olmayan kaderi bu?

Bir sonraki yazımda buluşmak dileği ile.
Aliekber Pektaş 21 Ocak 2014