Sevgili okuyucular,
Kim, ‘’vatan haini’’miş? Evet, gerçekten kimler vatan haini. Kimler bu güzelim ülkemize ihanet ediyor. Neden ihanet ediyorlar? Kendimce birkaç sözde ben söylemek isterim. Kısa bir analiz yapmak isterim.
Ben kendimi bildim, bileli; bir vatana ihanet ve vatan ‘’hain’’liği söylemi sürekli gündeme getirilerek ve birileri suçlanıyor. Bu nedenledir ki, vatan a, ‘’ihanet’’ ve ‘’vatan hainliği’’ suçlamasıyla birçok insan yaşamdan koparıldı. Gencecik insanlar darağaçlarında yaşamdan koparıldılar. İşkence hanelerde en vahşi uygulamalara maruz kaldılar. Bulundukları daracık alanlarda kurşunlara hedef olarak yaşamını kaybettiler. Neden? Çünkü vatan a, ‘’ihanetten’’ suçlanıyorlardı. Peki, bu suçlamaları yöneltenle, yöneltilenler kimlerdi? Aynı topraklar üzerinde doğmuş, yaşayan, aynı havayı soluyan, aynı kara parçasını yurt edinmiş insanların, nasıl oluyor da bir kısmı, ‘’vatan haini’’ ilan ediliyor.
Nedir, ‘’ihanet’’ edilen bu vatan? Güney ve kuzey yarım küreden oluşan, üzerinde yaşadığımız bu kara parçası, insanlığın ortak vatanıdır. İnsanlığın ortak vatanı olan yerküre zamanla insanlar arasında mülkiyet ilişkilerinin gelişmeyle ortaya çıkan paylaşım ve hâkimiyet duygusu nedeniyle parçalara ayrılmıştır. Bu süreç, yerkürenin, günümüzün deyimiyle parsellenmesini beraberinde getirdi. Paylaşım ve häkimiye duygusunun ilk nüvelerini veren köleci toplumda, köle sahipleri, sadece toprak parçalarına sahip değiller, aynı zamanda köle olan insanlara da sahiptiler. Bu süreç feodal derebeylik dönemimde daha da perçinlendi. Kapitalist üretim ilişkilerin gelişmesi ile birlikte, ortaya çıkan sermaye sahipleri olan burjuva sınıf, parsellenmiş olan topraklarında, sınırlarla belirlenmesini kendi gövenliği ve sermayesinin yoğunlaşması için önemli bir adım olarak görüyordu.
İnsanlığın ortak malı olan yerküre, artık parsellenmiştir. Parsellenmiş ve sınırlarla çevrilmiş topraklar, üzerinde yaşayanların, ulusların, azınlık milliyetlerin ve kısacası tüm canlıların ortak vatanıdır. Kendine yurt edinmişlerin ortak kullanım alanları vatan olarak tarif edilir.
Peki, nedir vatan hainliği suçu? ‘’bir kişinin, ülkesinin güvenliğine, bütünlüğüne, egemenliğine karşı işlediği suçtur.’’ Bu ‘’suçlama’’ ülke anayasalarına göre bazı farklılıklar içermektedir. Ama genel kanaat bu yöndedir.
Bilinen bir gerçek vardır ki, Anadolu topraklarında vatan ‘’hainliği’ suçlamasıyla binlerce insan yaşamdan koparılmıştır. Bu gelenek’in ülkemizde, kökleri çok eskilere dayanmaktadır. Osmanlının siyasal tarihi incelendiğinde görülecektir ki, iktidar paylaşım savaşında, en yakın çevrelerini, itaatsizlik ve vatana ‘’ihanet’’ suçlamasıyla diskalifiye ettikleri, katlettikleri bilinmektedir. Osmanlı padişahları, kendine en yakın sadrazam, vezir, kadı, hatta aile bireylerini dahi, vatan ‘’hainliği’’ gerekçesiyle katletmekten çekinmemişlerdir.
Bu gelenek Cumhuriyet tarihinde’de devam etmektedir. Türkiye sosyalist hareketinin önemli simaları, Mustafa Suphi ve yoldaşları bu, ‘’suçlamayla’’ Karadenizcin soğuk karanlık sularında katledilmişlerdir. Dersimde, Koçgiride, Ağrı da katliam yapılırken vatan ‘’hainliği’’ suçlaması ileri sürülmüştür. Kemal Tahir, Orhan Kemal, Nazım Hikmet bu, ‘’suçlamalarla’’ uzun yıllar hapislerde gün doldurmak durumunda kalmışlardır. Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan, Yusuf Aslan bu ‘’suçlamayla’’ darağaçlarında yaşamdan koparılmışlardır. Mahir Çayan ve yoldaşları, bu ‘’suçlamayla’’ Kızılderde, alçakça bombalarla, kurşunlarla katledilmişlerdir. İbrahim Kaypakkaya bu ‘’suçlamayla’’ işkence hanelerde, alçakça katledilmiştir. Kürt coğrafyası bu ‘’suçlama’’ nedeniyle kan revan haline getirilmiştir. Henüz 17 yaşında iken hayattan koparılan Erdal Eren, vatan ‘’haini’’ edilebilmiştir.
Takke düştü, kel göründü. Gerçek vatan hainleri bir-bir ortaya çıkmaya başladılar. Bizzat Türkiye Cumhuriyetinin Yargı organlarının ileri sürdükleri savlara göre vatan hainleri, ‘’terörist’’ ler, bir-bir ortaya çıkmaya başladılar.
Vatan hainliği suçu? ‘’bir kişinin, ülkesinin güvenliğine, bütünlüğüne, egemenliğine karşı işlediği suçtur.’’ Bugün, bu ‘’suçlama’’ya muhatap olan, kurum ve yöneticileri öyle ki, ülkemizin ‘’en güzide’’ kurumları ve bu kurumların önde gelen yöneticileri, vatan hainliği ve suçlamasıyla karşı karşıyadırlar. Türkiye Cumhuriyetinin ordusunun başındaki kişi, vatan hainliği suçunu işlemiş. Sadece Genelkurmay başkanı değil, vatan hainliği suçunu işleyen, birçok üst rütbeli general ve subaylar ‘’çetesinde’’ bu suçları işleyenler kervanına katıldılar. Daha doğrusu toplumda bu suçu işleyenler hakkında, kanaatler giderek ağırlık kazanmaktadır. Tabii bununla sınırlı değidir. Vatan hainlerinin listesi, emniyette en yüksek derecede polisler, çevik kuvvet mensupları ve birçok üst düzey bürokrat. JİTEM jandarma istihbarat teröle mücadele mensupları vb.
Sonun da, MİT Milli İstihbarat Teşkilatı yöneticileri, vatana ihanet suçu işlemişler. Cumhuriyet başsavcılığı, haklarında ‘’görüldüğü yerde yakalanıp’’ ifadeye getirilmelerine ilişkin, tezkereler çıkardı. Hem de MİT te en yüksek sorumlular. MİT müsteşarı Hakan Fidan, işin başında.
Ben gerçekten kanaat getiriyorum bu şahısların, ‘’bir kişinin, ülkesinin güvenliğine, bütünlüğüne, egemenliğine karşı işlediği suçtur.’’ Vatan hainliği suçunu İşlediklerine ve son derecede bu suçun vatana ve halka olduğuna inanmaktayım. Sadece, vatana ihanet suçu işleyenlerin, bunlarla sınırlı olmadığına da belirtmekte yarar görmekteyim.
Ama işim ilginç olan yanı, bir hukuk un kendileri nede, ihtiyaç olacağını kavramayan, ‘’efendilerin’’ yüksek sesle, ‘’biz vatan haini değiliz’’ bağırışlarıdır.
Bütün hukuksuzluğu halka, vatanseverlere, sosyalistlere, devrimcilere reva görenlerin, bağırışlarını kimse duymayacaktır. Bu vatanın gerçek sahiplerini katledenlerin, katliamlara hukuki, ‘’gerekçe’’ yaratanların, hukuksuzluktan yakınmaya hakları yoktur.
Evet, sonuçta gerçek vatan hainleri, bir-bir ortaya çıkmaktadır. Vatanı parselleyip satanların, vatan ‘’adına’’ insan katledenlerin, sermayenin çıkarları için, her şeyi mubah görenler, gerçek vatan hainleridir.
“Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.
Amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz, dedi Hikmet.
Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.”
Bir Ankara gazetesinde çıktı bunlar, üç sütun üstüne, kapkara haykıran puntolarla,
bir Ankara gazetesinde, fotoğrafı yanında Amiral Vilyamson’un
66 santimetre karede gülüyor, ağzı kulaklarında, Amerikan amirali
Amerika, bütçemize 120 milyon lira hibe etti, 120 milyon lira.
“Amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz, dedi Hikmet
Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.”
Evet, vatan hainiyim, siz vatanperverseniz, siz yurtseverseniz, ben yurt
hainiyim, ben vatan hainiyim.
Vatan çiftliklerinizse,
kasalarınızın ve çek defterlerinizin içindekilerse vatan,
vatan, şose boylarında gebermekse açlıktan,
vatan, soğukta it gibi titremek ve sıtmadan kıvranmaksa yazın,
fabrikalarınızda al kanımızı içmekse vatan,
vatan tırnaklarıysa ağalarınızın,
vatan, mızraklı ilmühalse, vatan, polis copuysa,
ödeneklerinizse, maaşlarınızsa vatan,
vatan, Amerikan üsleri, Amerikan bombası, Amerikan donanması topuysa,
vatan, kurtulmamaksa kokmuş karanlığımızdan,
ben vatan hainiyim.
Yazın üç sütun üstüne kapkara haykıran puntolarla :
Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.

Kritikleriniz için: analizoku1@web.de
10.02.2012