Fethiye Malatya

Bahar kızımızdan, güzelliğine yakışır, gençlerden beklediğim ümit ışıltısı yansıtan kibar ve olgun bir insan vasfında nazik bir mesaj aldım. Yaptığımın yanlış olduğuna olan kanaatini muhafaza ettiğini ve niyetinin küçümseme olmadığını… vb. yazmış. İnanın bu tür bir dil kullanan bir genç olarak göğsümüzü kabarttınız. Teşekkür ederim bu nazik mesajınız için. İnanın bende dünden beri rahatsızdım, haklı olduğuma inanmış ve hakaret etmiyor olsam da Bahar’ı üzecek sözler yazdım diye… Sizi üzdüğüm için bende özür dilerim.

Benim temel insan hak ve hürriyetleri ve örgütlenme özgürlüğü, demokrasi anlayışı… vb. konularda referansım bu gün için, 1789 İnsan Hakları Bildirgesi, 1776 Amerikan Yurttaş Hakları Bildirgesi ve 20. ve 21. yy.da BM ve AB Bildirgeleri, sözleşmeleri, AİHM içtihatları..vb dir. Bu değerler kusursuz değildir; fakat henüz aşılamamıştır, kanımızca.

Thomas Jefferson’ın 238 yılı önce kaleme aldığı yazıyı aşağıya aldım.
“4 Temmuz 1776 tarihli, Filadelfiya da kabul edilen, ve Thomas Jefferson’ un kaleme aldığı Amerikan Bağımsızlık Bildirgesi, ‘mutluluk arayışını’, yaşama ve özgürlük hakları ile birlikte vazgeçilemez insan hakları olarak tanımlıyordu…
(…) We hold these truths to be self-evident, that all men are created equal, that they are endowed by their Creator with certain unalienable Rights, that among these are Life, Liberty and the pursuit of Happiness. (…)

türkçesi de şöyle. ( mealen )

(…) Tüm insanlar eşit yaratılmıştır; Tanrı tarafından bağışlanmış, yaşam, özgürlük ve ‘mutluluğa erişme’ gibi belirgin ve vazgeçilmez bazı haklara sahiptirler (…) (İkinciGrup, Mutlu Olma hakkı, Çağlar Şavkay)”

Bahar, benim yaptıklarımı yanlış bulmanız ve karşı olmanıza dair olan kanaatinize saygım var. Bu bir insan hakkıdır; çünkü farklılık, hatta aykırılık harekatın, gelişim ve değişimin motorudur. İlle de olmalı. Demokrasinin, çoğulculuğun, çoksesliliğin gereği de budur. Sokrates, İsa, Galile, Bruno… ve daha niceleri bunun faturasını ödediler. Hâkim olan Katolik zihniyet diyordu ki: Her şey Kutsal Kitaplarda var. Yeniyi aramak şirk koşmaktır… Yeniden, gelişmeden ve değişimden bahsetmek bazen baldıran zehri, bazen giyotin, bazen kazıklara bağlanıp yakılma ve bazen de afaroz…

Kim yada ney zamanın ruhunu, günümüz ve baki olan hakikati temsil ediyor? Bunun ayrımına nasıl varacağız? Kanımızca büyük resme bakmamız gerekecek. Dünyaya, tarihe, bugün bilim, sanat, felsefe… nin zirvelerinde bulunanların ne yapıp ettiklerine, öngörülerine vb balacağız ve bunları dikkate alarak kendimiz ve dünyayı sorgulayıp yeniden yorumlayacağız.

Cebimizde her zaman bir ruh aynası taşımalıyız… Her gün kendimize bakmalıyız. Ben arkası sırlı olan beden aynasına baktığım da kızların bana neden bir oğlana bakar gibi bakmadıklarını anlıyorum… Alnım açılmış, yüzümde çizgiler oluşmuş, gözümde o gençliğin ışıltısı ve yüzümdeki o parıltı azalmış. Kısacası ben oğlan olmaktan çıkmış, “kocaman bir adam” gibi bir şey olmuşum… Senin kadar kızı olabilecek yaştayım. Eeee… ben şimdi kızlara, oğlanların kızlara baktığı gibi bakarsan: Bu adam sabık mı filan derler! Bende içimle dışımı uyumlu hale getirip onlara kızım gözü ile bakarım.

Nasıl beden aynasında gördüğümüz beden yaşımıza uygun düşünüp, hissedip davranmamız… gerekiyorsa; zamanın ruhuna uygun düşünüp, hissedip yaşamamız içinse okuduğumuz hayata ruhumuzun uyup uymadığını kontrol için kendimize sürekli bir ruh aynası tutmalıyız.

Hayatın gerçeği ile kendi iç dünyamızdaki gerçeği (pişişik olanı kastediyorum)uyumlu hale getiremesek, bedenimiz genç; ama ruhumuz (olgun değil)  yaşlı olur.

Sokrates’in baldıran zehri ile idam edilmesi kararlaştırıldığında; Sokrates’in hanımı : “Görüyor musun, haksız yere idam edecekler seni,” demiş. Sokrates: “hele ki haklı değiller” demiş.

Bir fatura ödeyeceksek haklı olarak ödeyelim.

Not: Yukarıdaki resim, buradaki hava durumundan havadis verdiği için koydum. Tabii birde benim Bahar’a sunduğum çiçektir bir bakıma.. Havalar güneşli, kayısılar çiçek açtı ve enerji ısıtma sistemleri açılmaya başlandı. Kısır resmini ise dışarıda piknik yapılabilecek bir hava olduğunu yansıtmak için koydum. Dün Körehanın tepesinde Gülender’le piknik yaptık, kısır resmini oradan çektim. Şimdi yine Bekarın gölüne doğru gidiyorum. Havalar çok güzel. Çeketsiz gezilebiliyor.

Bahar kızımızla ilgili olan bütün yazışmaları şifreliyorum. Benden başkası okuyamaz.  Çünkü, Bahar’a Bahar geldi.